Meme dokusu içerisinde gelişen bir tür iyi huylu kitle olan Fibroadenomlar, kadınlarda yaygın şekilde karşımıza çıkan ancak kansere dönüşmeyen olgulardır. Adana’da hastalarına hizmet veren Genel Cerrahi Uzmanı Operatör Doktor Metin Altınkaya Fibroadenomları, nedenlerini, belirtilerini, tanı ve tedavisini sizler için anlattı.
Fibroadenomlar genellikle 15-35 yaş arası grupta yer alan kadınlarda karşımıza çıkar. İyi huylu bir meme tümörü olarak tanımlayabileceğimiz fibroadenomlar sert yapıda, lastik kıvamında ve pürüzsüz bir niteliktedir. Sınırları net şekilde saptanabilen fibroadenomlar meme içerisinde bir bilye gibi hissedilmektedir. Muayene edildiğinde cilt altı dokuda kolayca hareket edebilme yeteneğine sahiptir. Farklı boyutlarda meydana gelebilen fibroadenomlar, kendi kendilerine büyüyebilirler veya küçülebilirler.
Fibroadenomlar genç kadınlarda en yaygın şekilde karşımıza çıkan ancak kansere dönüşme riski olmayan iyi huylu tümörlerdir. Bir kadında birden fazla fibroadenom kitlesi oluşması mümkündür.
Fibroadenomların meydana geliş süreci henüz tıp dünyası tarafından aydınlatılmış bir durum değildir. Buna karşın kadınların üreme hormonlarının fibroadenom kitlelerinin meydana gelmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Çoğunlukla doğurganlık döneminde oluşan fibroadenomlar hamilelik esnasında ya da hormon tedavisi alınan dönemde büyüme eğilimi gösterebilirler. Menopoz döneminde düşen üreme hormonları, fibroadenom kitlelerinin küçülmesini sağlayabilir. Farklı türlerde karşımıza çıkabilen fibroadenomları tek tek inceleyelim.
Tümörler mikroskobik incelemede birbirleri ile aynı görünüme sahiptir. Basit fibroadenomların meme kanserine dair risk unsurlarını arttırmadığını belirtmek gerekir.
Kompleks fibroadenomları meydana getiren hücreler son derece hızlı bölünme yeteneğine sahiptir. Tümör dokusu müthiş bir hızla büyüyebilmektedir. Kompleks fibroadenomlar çoğunlukla daha ileri yaştaki kadınlarda karşımıza çıkmaktadır.
10 ve 18 yaş aralığındaki ergen ve genç yetişkin bireylerde daha çok tespit edilen bu meme tümörü, Juvenil Fibroadenomların büyük bir bölümü, zaman içerisinde küçülme ve kaybolma eğilimindedir. Ancak kimi zaman büyüme özelliği gösterebilir.
Dev fibroadenom tümörlerinin boyutu beş santimetreyi aşabilmektedir. Bu tümörler çevresindeki meme dokusu üzerinde baskı uygulayabilirler. Bu yüzden doktorlar bu dev fibroadenomların cerrahi yöntemle çıkarılmasına karar verebilir.
Bu sınıfta yer alan kitleler, fibroadenom yapısına sahip tümörler değildir. Bu tümörler çoğunlukla iyi huylu olsalar dahi bazı filloides tümörleri kanser olgularının öncülü olabilmektedir. Fibroadenomlarla karıştırılabilen filloides tümörler, doktorlar tarafından çıkartılır.
Fibroadenomlar hem tek memede hem de her iki memede aynı anda karşımıza çıkabilmektedir. Sağlıklı kadınlar kimi zaman memelerinde yumru ve topaklı oluşumlar fark edebilirler. Eğer ellinizle kontrol ettiğinizde bir kitle hissediyor veya başka farklılıklar tespit ediyorsanız zaman kaybetmeksizin bir doktora başvurmanız gerekir.
Öncesinde kontrol ettirdiğiniz meme tümör zaman içerisinde büyüyor ve etrafındaki meme dokusundan ayrılma eğilimi gösteriyorsa yeniden doktor muayenesine gitmek gerekir.
Fibroadenom kitlelerine dair tanı koymak için ilk olarak meme muayenesi gerçekleştirilir. Doktor hastanın her iki memesindeki kitleleri ve gerçekleşen değişimleri değerlendirilir. Fibroadenom tümörleri muayene sırasında ele gelmeyecek kadar küçük olabilir. Bu yüzden küçük fibroadenomların tespitinde radyolojik görüntüleme tetkiklerinden faydalanılabilir.
Eğer muayene sırasında elle hissedilebilen bir kitle söz konusuysa ileri tetkik yöntemleri devreye girer. Bu tetkiklerin nasıl uygulanacağına karar verilirken hastanın yaşı, kitlenin gösterdiği özellikler ve başka parametreler dikkate alınır.
Meme tümörünü değerlendirmek için kullanılan yöntemlerden bir tanesi tanısal mamografidir. Bu yöntem düşük dozda X ışınları kullanarak memede yer alan şüpheli olguların görüntüsünü elde etmemizi sağlar. Mamografi sonuçlarında fibroadenom kitleleri düzgün kenarlı, yuvarlak ve etrafındaki meme dokusundan ayrı bir kitle olarak görülür.
Bir diğer yöntem ise meme ultrasonografisidir. Bu yöntemde ses dalgaları ile memenin iç kısmı görüntülenebilmektedir. Doktorlar söz konusu kitleyi değerlendirebilmek için mamografinin yanı sıra meme ultrasonu da talep edebilirler. Bu ihtiyaç, daha çok yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda işe yaramaktadır.
35 yaşından daha geç ve memesinde elle hissedilebilen bir kitle bulunan kadınlarda, radyasyon riskine karşı ilk uygulanacak tetkik meme ultrasonografisidir. Bu tetkik sonucunda şüpheli bir sonuç elde edilirse bu kez daha ileri yöntemlere başvurulabilir.
Mamografi sonuçlarında meme dokusu içerisinde herhangi bir tümör veya bir başka anormal durum tespit edilirse meme ultrasonu istenebilir. Meme ultrasonografisi memedeki kitlenin yapısı itibariyle sıvı mı yoksa katı mı olduğunun tespit edilmesini sağlar. Söz konusu kitle katı bir yapıdaysa fibroadenom tanısı konulur. Ancak sıvı yapıdaysa bu defa söz konusu kitle kist olarak değerlendirilmektedir.
Meme tümörlerini değerlendirirken kullanılan bir diğer yöntem ise tru cut biyopsi yani kalın iğne biyopsisidir. Kitleden bazı örnekler alınır. Veya kor iğne biyopsisi ile doku örneği alınarak patolojik incelemeye gönderilebilir.
Fibroadenom kitleleri çoğu zaman herhangi bir tedavi uygulaması gerekmez. Fakat yine de bazı kadınlar her ihtimale karşın bu tümörleri aldırmak isterler. Hastada bulunan kitlenin fibroadenom olduğu kesinleştikten sonra cerrahi tedaviye gerek duyulmayabilir. Zira cerrahi uygulamalar memenin şeklini ve yapısını bozabilir. Fibroadenom kitlelerinin zaman içerisinde kendiliğinden küçülme ve yok olma eğilimi gösterdiği hastaya anlatılır ve cerrahi girişim tercih edilmeyebilir.
Cerrahi tedaviye uzak durmak isteyen hastalar düzenli doktor muayenelerine giderek tümörün seyrini takip altında tutmalıdırlar. Bu muayeneler sırasında tümördeki büyüme ve küçülmeler izlenir. Gerekli görüldüğünde cerrahi tedavi seçeneği her zaman için gündeme gelebilir
Örneğin doktor biyopsi ve radyolojik görüntüleme tetkiklerinin sonucunda anormal ve tedavi gerektiren bir durum saptarsa, ameliyat seçeneğini gündeme getirebilir. Özellikle hızla büyüyüp çoğalma eğilimi gösteren fibroadenomlar istenmeyen bazı semptomlara neden olabilirler.
Fibroadenomların vücuttan çıkarılması için kullanılan farklı cerrahi prosedürler vardır. Bu prosedürler arasında lumpektomi ya da eksizyonel biyopsi en yaygın kullanılan yöntemdir. Burada cerrah memede bulunan kitleyi, etrafındaki meme dokusunun bir bölümü ile birlikte çıkarır. Bu doku, laboratuvar tetkikleri ile kanser riski bakımından incelenir.
Bunun haricinde kriyoablasyon yöntemi de tercih edilebilir. Bu yöntemde kriyoprob adı verdiğimiz çubuk benzeri bir madde ile hedeflenen doku dondurularak yok edilir.
Doktor bazı durumlarda radyofrekans ablasyonu ile fibroadenom tedavisine başvurabilir. Bu yöntemde ilk olarak hastaya lokal anestezi uygulanır. Radyofrekans ablasyonu, ultrason teknolojisi eşliğinde gerçekleştirilir. Tümörün üzerinde altı ila sekiz milimetre boyutunda bir kesi açılır. Bu kesi üzerinden tümöre ulaşılır ve fazla kanama olmadan tümörün çevredeki meme dokusundan ayrılması sağlanır.
Fibroadenom tümörlerinin çıkarılmasının ardından meme dokusu içerisinde zamanla yeni fibroadenomlar meydana gelebilir. Bu yeni tümörlerin kanserli bir doku mu yoksa fibroadenom mu olduğunu tespit edebilmek için biyopsi, mamografi ve meme ultrasonografisi gibi tetkikler uygulanabilir.
Fibroadenom tedavisinde uygulanan bitkisel alternatif tıp yöntemlerinin işe yaradığına dair herhangi bir bilimsel kanıt veya veri söz konusu değildir. Bu yüzden bu gibi yöntemlerle zaman kaybetmek yerine uzman bir doktora başvurmanız gerekir.
Genellikle iyi huylu tümörler olan fibroadenomlar, meme kanseri riskini arttıran unsurlar değildir. Meme dokusunda herhangi bir kitle tespit eden kadınlar geç kalmadan uzman bir doktora başvurarak gereken muayene ve tetkikleri yaptırmalıdır. Zira kendi kendine meme muayenesi sırasında tespit ettiğiniz kitlenin fibroadenom mu yoksa ölümcül, kanserli bir tümör mü olduğunu kendi başınıza anlayamazsınız. Kadınların meme kanserinden korunması ve mücadele edebilmesi için mutlaka rutin meme kontrollerinin yapılması gerekir.
Copyright © 2025 Op. Dr. Metin Altınkaya Tüm Hakları Saklıdır.