Meme kanseri, her 8 kadından birinde görülen bir hastalık olup, cerrahi müdahale süreçleri bireylerin sağlıklarının yanı sıra fiziksel ve psikolojik durumlarını da etkiliyor. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, meme kanseri ameliyatlarında kullanılan yeni cerrahi teknikler hastalara daha fazla fayda sağlıyor.
Koruyucu meme cerrahisi, hastaların vücut bütünlüğünü koruyarak tedavi edilmelerine olanak tanır ve kanserli dokunun çıkarılmasına odaklanır.
Bu yöntem, 4 cm'den küçük tümörler için uygulanabiliyor ve tümörün konumu, boyutu, çevresindeki doku yayılımı, meme hacmi ve kişisel faktörler gibi unsurlara bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Cerrahiden 4-5 saat sonra hastalar, ağızdan gıda alımına başlayarak yürüyüş yapabilir ve ertesi gün normal günlük işlerine dönebilirler. Sağlam meme dokusunu korumayı hedefleyen bu cerrahi yaklaşım, hastaların psikolojik olarak kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olurken, estetik kaygıları olmaması sebebiyle sosyal yaşama daha hızlı adapte olmalarını sağlar. Adana’da hizmet veren genel cerrahi doktoru Opr. Dr. Metin Altınkaya meme koruyucu cerrahiyi anlattı.
Geçmişte, meme kanseri tanısı alan hastalar genellikle memenin tamamının çıkarılmasıyla karşı karşıya kalıyordu, bu da vücut bütünlüğünü bozuyordu. Hastalar, tedavinin daha etkili olacağını düşündükleri için bu cerrahi seçeneği kabul etmekteydi; ancak bu durumun psikolojik etkileriyle başa çıkmak zorunda kalıyorlardı. Bugün, yapılan araştırmalar sonucunda meme koruyucu cerrahinin (MKC) önemi artmış ve bu tür operasyonlar yaygınlaşmıştır.
Kanserli hücrelerin kalmamasını sağlamak amacıyla memenin hastalıklı kısımlarının cerrahi olarak çıkarılması, meme koruyucu cerrahinin temelini oluşturur. Meme koruyucu cerrahisi, tümör çıkarılırken sağlıklı meme dokusunu koruyarak kanser tedavi prensiplerine uygun bir şekilde en az kayıpla gerçekleştirilmesini amaçlar. Bu yaklaşım, kadrantektomi, lumpektomi, tümörektomi, parsiyel mastektomi, segmenter mastektomi ve günümüzde onkoplastik meme cerrahisi gibi çeşitli yöntemleri içerir.
Tedavi edilebilen meme kanseri vakalarının %50-75'inin meme koruyucu cerrahisi (MKC) ile etkili bir şekilde yönetilebileceği öngörülmektedir. Bu yöntem, 4 cm'den küçük tümörler için uygundur; ancak aşağıdaki faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
Bu unsurlar, cerrahi yöntemin seçimini etkileyecektir.
Meme koruyucu cerrahisi (MKC) için uygun bulunan hastalar, operasyon sabahında eğer lezyon elle hissedilebiliyorsa, cerrahi kalemle işaretlenir ve ameliyat salonuna alınır. Eğer tümör yalnızca görüntüleme yöntemleriyle (ultrasonografi veya mamografi gibi) tespit edilebiliyorsa, hastanın radyoloji bölümünde lezyon radyoaktif madde veya tel ile işaretlenir. Bu işlem, cerrahi sırasında doğru bölgeye ulaşabilmek için bir tür navigasyon işlevi görür.
Sonrasında hasta ameliyathaneye alınır. Operasyon hafif sedasyon ve lokal anestezi altında gerçekleştirilebileceği gibi, genel anestezi ile de yapılabilir. Anestezi yöntemi, hasta ile görüşülerek kararlaştırılır. Ameliyat esnasında, ciltte en az iz bırakacak şekilde bir kesim yapılır. Elle hissedilen veya işaretlenmiş tümör, sağlıklı doku ile birlikte cerrahi olarak çıkarılırken, cerrahi sınırların negatif kalmasına özen gösterilir. Çıkarılan doku, cerrahi sınırları belirlenerek, ameliyat sırasında hastanın uyuduğu dönemde acil patoloji (frozen patoloji) analizi için incelenir. Bu, cerrahi sınır güvenliğini sağlamak ve tümörün tamamen çıkarıldığından emin olmak içindir.
Bu cerrahinin esas amacı, onkolojik prensiplere sadık kalarak memeden en az miktarda doku çıkarmaktır. Tümörün çıkarılmasından sonra, memede oluşan boşluk, hastanın kendi dokusu ile uygun bir şekilde doldurulur ve estetik dikişlerle kapatılır. Ameliyat esnasında, bölgede biriken sıvıları toplamak için dren yerleştirilir; fakat tüm hastalar için dren yerleştirilmesine ihtiyaç olmayabilir. Ameliyat süresi genellikle 1-1,5 saat arasında sürer; ancak acil patoloji sonuçlarının gelmesi ve ek cerrahi gerekliliği süreyi etkileyebilir.
Uygun hastalar ve doğru yöntemler ile gerçekleştirilen meme koruyucu cerrahi, vücut bütünlüğünü sağlamada etkilidir ve estetik açıdan da tatmin edici sonuçlar sunar.
Memenin tamamen çıkarılması, hastaların tedavi süreçlerinin daha iyi olduğu anlamına gelmez.
Araştırmalar, onkolojik prensiplere uygun olarak yapılan meme koruyucu cerrahinin, mastektomi ile tedavi edilen hastalarla karşılaştırıldığında önemli bulgular sunmaktadır. Yirmi yıllık izleme dönemlerinde, hastalığın tekrarlamaması, uzak organ metastazlarının oluşmaması ve genel hayatta kalma oranları açısından dikkate değer bir farklılık tespit edilmemiştir. Bu durum, meme koruyucu cerrahinin etkinliğini destekleyen önemli bir veridir.
Bununla birlikte, meme koruyucu cerrahi geçiren hastalar için çoğunlukla radyoterapi tavsiye edilmektedir. Bu nedenle, her hastaya en uygun cerrahi tekniğin uygulanması büyük önem taşır.
Copyright © 2025 Op. Dr. Metin Altınkaya Tüm Hakları Saklıdır.