Radyoterapi, kanser tedavisinde iyonlaştırıcı radyasyonun kullanılmasıdır. Işık, radyo dalgaları, telefon sinyalleri ve radar gibi unsurlar da radyasyon türleri arasında yer alır. Terimsel olarak, yayılan veya ışınım yapan radyasyon, insan vücuduna etki ettiğinde atomların konumlarının değişmesine neden olur. Adana’da hizmet veren genel cerrahi doktoru Opr. Dr. Metin Altınkaya radyoterapi ile ilgili bilgileri sizin için anlattı.
Radyasyon, belirli dalgalar veya parçacıklar aracılığıyla taşınan bir enerji biçimidir. Bu enerji, özel cihazlar tarafından üretilebileceği gibi, radyoaktif maddelerin salınımı ile de ortaya çıkabilir. Tıp alanında, radyasyon hem görüntüleme tekniklerinde hem de kanser gibi hastalıkların tedavisinde önemli bir rol oynamaktadır. Hastalıklı dokulara yönlendirilmesi için belirli cihazların kullanımı gereklidir. Tedavi amacıyla yüksek enerjili radyasyonun kullanımı, "radyoterapi" veya "ışın tedavisi" olarak adlandırılmaktadır.
Kanser, vücudun neredeyse her bölgesinde gelişebilen bir hastalıktır ve bu tür vakaların yaklaşık %50’sinde radyoterapi yöntemi tercih edilmektedir.Belirli kanser türlerinde, radyoterapi tek başına etkili bir tedavi yöntemi olabilmektedir. Bu teknik, sadece radyoterapi ile veya cerrahi müdahale ve/veya ilaç tedavisi (kemoterapi) ile birlikte kullanılarak pek çok hastanın tamamen iyileşmesine katkıda bulunabilir.
Radyoterapinin kullanım alanları şunlardır:
Bazı durumlarda, hastalığın tamamen iyileştirilemediği durumlarda; hastanın ağrı, kanama gibi belirtilerini hafifletmek için uygulanan tedaviye "palyatif tedavi" denir.
İçeriden (İnternal): Radyoterapinin bu yönteminde, radyoaktif maddeler ince teller veya tüpler aracılığıyla doğrudan tümörün içine veya bir vücut boşluğuna yerleştirilir. Bazen de cerrahiden sonra, kalan boşluklara bu kaynaklar eklenebilir.
Dıştan (Eksternal): Radyoterapi uygulamalarının büyük bir kısmı dıştan yapılmaktadır. Genellikle hastanelerin polikliniklerinde gerçekleştirilen bu işlem, özel radyoterapi makineleri aracılığıyla hastalıklı dokunun ışınlanması şeklinde uygulanır. Geçmişte, bu tür tedaviler Kobalt-60 veya lineer akseleratörlerle 2 boyutlu olarak yapılmaktaydı. Ancak 2 boyutlu tedavi yöntemlerinde, hedef alanın yeterli doz alabilmesi için daha geniş güvenlik marjları gerekiyordu; bu durum sağlıklı dokularda hasar ve yan etki riskini artırıyordu. Son yıllarda, teknolojik gelişmeler sayesinde üç boyutlu konformal radyoterapi, yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) ve stereotaktik beden radyoterapisi gibi yöntemler ortaya çıkmıştır. Bu yeni teknikler, hedef alana maksimum doz vermekle birlikte, çevre dokulara minimum zarar verilmesini sağlamaktadır. Hastaya radyoterapi başlamaya karar verildiğinde, doktor, hangi cihazın en uygun olacağını belirlemek için analiz yapacaktır.
Bu yöntem, belirli bölgelerde tahrip edici dozların uygulanmasını ve sağlıklı dokuların maksimum düzeyde korunmasını hedefleyen bir tedavi biçimidir. 3 cm veya daha küçük tümörlerde, genellikle en etkili sonuçlar elde edilmektedir.
Özellikle, akciğer kanserinin erken aşamalarında cerrahi müdahale yapılamayan hastalar için sıkça tercih edilmektedir. Ayrıca, metastatik hastalıkların belirli bölgelerine de bu yöntemle müdahale edilebilir.
Uygulama süreci genellikle özel bir planlama sonrasında 1 ila 3 seans halinde gerçekleştirilir. Bu işlem, bazı lineer akseleratörlerle birlikte özel cihazlar kullanılarak da gerçekleştirilebilir.
Ağrısız bir yöntem olması ve yan etkilerinin minimum düzeyde olması, bu tedavi seçeneğinin hastalar için büyük bir avantaj sağlamaktadır.
Radyoterapiye başlanmadan önce, bilgisayarlı planlama tomografisi ile hazırlık seansı yapılmaktadır. Bu sürecin temel hedefi, tedavi planını hastaya özel hale getirmek ve kanserin türü ile yayılma durumuna uygun ışınlama yöntemini belirlemektir. Hazırlık seansı ile ilgili tüm detaylar ve tedavi süreci, radyasyon onkolojisi uzmanı tarafından ilk muayenede hastaya aktarılmaktadır.
Radyoterapi sırasında, tümörlü bölgelerin saptanması için hastanın cihaz içinde alması gereken pozisyon belirlenir. Bu pozisyonda bilgisayarlı tomografi çekimi yapılır. Bu yöntem, tümörlü alanların ve yayılma bölgelerinin yanı sıra korunması gereken sağlıklı dokuların belirlenmesine de olanak tanır. Tomografi sürecinde, damar için enjeksiyon ya da görüntüleme alanına bağlı olarak idrar sondası gerekebilir.
Radyasyon dozu ayarlaması, doktor tarafından yapılan tomografi kesitleri ile hedef hacim ve sağlıklı dokuların belirlenmesinin ardından, radyasyon fizikçisi ile işbirliği içinde hastanın ihtiyaç duyduğu radyasyon miktarı ve uygulama şekli saptanır. Bu süreç genellikle birkaç gün sürer.
Tedavide kullanılacak radyasyon kaynağının seçimi, X-ışını veya elektron demeti gibi farklı kaynaklar arasında tercih yapmayı içerir. Kullanılacak kaynak, tümörün tipi, vücuttaki konumu ve özellikle derinliği göz önünde bulundurularak belirlenir. Yüksek enerjili X-ışınları, pek çok kanser türünün tedavisinde kullanılırken, elektron demetleri bazı deri hastalıkları için etkilidir.
Işınlanacak alanın işaretlenmesi, radyasyon terapisti tarafından hastanın cildine yapılan işaretlemelerle sağlanır. Bu işaretlemeler, tedavi seansları arasında hedef alanın aynı koşullarda ışınlanmasını garanti etmek için kritik öneme sahiptir. Kalıcı mürekkepli kalemler ya da dövme ile işaretlemeler yapılabilir; bu işaretlerin tedavi süresince kalması gerektiğinden, silinmemesine dikkat edilmelidir. Eğer işaretler silinirse, terapiste bilgi verilmesi önemlidir; hasta bu işaretleri kendi başına tamamlamamalıdır.
Tedavi etkisinin izlenmesi, tedavi süreci başladıktan sonra doktor tarafından hastanın yanıtı, genel durumu ve tedavinin olası yan etkileri üzerinde gerçekleştirilmektedir. Haftalık olarak yapılan kontroller, hastanın ihtiyaçlarına göre değiştirilebilir. Tedavi planlarının zamanında uygulanması kritik öneme sahiptir; planlamadaki gecikmeler, tedavinin etkisini olumsuz yönde etkileyebilir.
Tedavi öncesinde, hastanın giysilerini çıkarması ve bir önlük giymesi gerekmektedir. Bu nedenle, rahatça değiştirilebilen giysilerle gelmesi tavsiye edilir.
Hastanın cildindeki işaretleri referans alarak, radyoterapi teknisyeni tedavi alanını belirler. Bu süreçte, hastanın ya özel bir sandalyede oturması ya da tedavi masasında yatması gerekmektedir. Tedavi süresince, hasta genellikle odada 15 ila 30 dakika kalır; buna karşın, radyasyonun verilmesi yalnızca 1 ila 5 dakika sürmektedir. Eksternal radyoterapi, röntgen çekimi gibi ağrısız bir işlemdir.
İşlem sırasında, hastanın nefesini tutmasına gerek yoktur; normal solunum yeterlidir. Radyoterapi seanslarında, belirlenen dozun hassas bir şekilde verilmesi, ışınların doğru alana ulaşması ve hastanın pozisyonunun sabit kalması büyük önem taşır. Ayrıca, hastanın konforunu sağlamak için ortamın hareketsiz hale getirilmesi gereklidir. Bu sabitleme işlemi için, tedavi edilen bölgeye göre baş-boyun maskeleri, vakumlu yataklar ve omuz çekicileri gibi çeşitli aksesuarlar kullanılabilir.
Radyasyon uygulanmadan önce, radyoterapi teknisyeni odadan çıkar ve cihazlar uzaktan bir kontrol paneli aracılığıyla yönetilir. Hasta, süreci bir monitör veya pencere aracılığıyla takip edebilir. Konuştuğunda sesi hoparlörden duyulmakta olup, teknisyenle iletişim kurma imkânı vardır.
Radyoterapi makineleri, boyutları ve hareket kabiliyetleri nedeniyle tedavi bölgesi etrafında dönerken ses çıkarabilirler. Ancak, hastalar cihazların teknisyenler tarafından düzenli bir şekilde kontrol edildiğini unutmamalıdır. Tedavi odası veya cihazlarla ilgili sorular, teknisyene veya doktora sorulabilir.
Radyasyonun etkileri, herhangi bir şekilde görülmez, sesi duyulmaz veya hissedilmez. Eğer hasta, seans sırasında kendini rahatsız veya kötü hissederse, hemen teknisyene bilgi vermelidir. Gerekirse, cihazların çalışması anında durdurulabilir.
Yan etkilerin türleri, radyoterapi tedavisinin uygulandığı bölgeye ve radyasyon dozuna göre değişiklik gösterir. Erken yan etkiler genellikle geçicidir ve tedavi sonrasında 2-3 hafta içinde kaybolurlar.
Erken Yan Etkiler arasında şunlar yer alır:
Kalıcı Yan Etkiler (geç dönemde ortaya çıkanlar):
Hastalar, rahatsızlıkları hakkında bilgi alır ve tedavi sırasında dikkat etmeleri gereken noktalar doktor tarafından anlatılır. Hasta verilen talimatlara uyduğu sürece, yan etkilerin etkisi en aza indirilebilir. Her cerrahi müdahale sonrasında radyoterapi uygulanmaz; bu durum patoloji sonuçlarıyla belirlenir. Radyoterapi sonrasında vücutta radyasyon birikimi olmaz.
Copyright © 2025 Op. Dr. Metin Altınkaya Tüm Hakları Saklıdır.