Lenfödem ve Tedavisi

Sayfa İçeriği

Lenf sıvısının vücutta birikmesiyle ortaya çıkan lenfödem, genellikle kollar ve bacaklarda belirgin şişliklerle kendini gösterir. Bu durum, kanser tedavisi gören kişilerde ve doğuştan lenf sistemi yetersizliği olan bireylerde sıkça görülmektedir. En belirgin belirtiler arasında kollar veya bacaklardaki şişlik, ciltte gerginlik, hareket kısıtlılığı, renk değişiklikleri ve tekrarlayan enfeksiyonlar yer alır. Lenfödem, lenf sistemindeki tıkanıklıklar nedeniyle gelişir. Genetik etkenler, cerrahi müdahaleler, radyoterapi ve enfeksiyonlar bu durumu tetikleyebilir. Tanı sürecinde fiziksel muayene ve çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılmaktadır. Lenfödem tedavisinde, manuel lenf drenajı, kompresyon terapisi, egzersiz ve cilt bakımı gibi yöntemleri uygulamaktadır. Erken teşhis ve tedavi, lenfödemin yönetiminde son derece önemlidir. Adana’da hizmet veren genel cerrahi doktoru Opr. Dr. Metin Altınkaya lenfödem sebeplerini ve tedavi yöntemlerini anlattı.

Lenfödem Nedir?

Hücresel aktiviteler sonucunda oluşan lenf sıvısı, lenf damarları ve düğümlerinden geçerek temizlenir ve daha sonra kan dolaşımına katılır. Bu süreçteki herhangi bir bozulma, lenf sıvısının birikmesine neden olur ve bu durum genellikle kollar ve bacaklar gibi belirli bölgelerde şişlik oluşturur; bu duruma “lenfödem” denir. Diğer vücut bölgelerinde, örneğin yüz, boyun, karın ve akciğerlerde de lenfödem gelişebilir.

Genellikle kanser tedavisi gören bireylerde veya doğuştan lenfatik sistem yetersizliği olanlarda sıkça görülmektedir. Özellikle, kanser tedavisinde koltukaltı lenf düğümleri alındığında veya radyoterapi uygulandığında, kol ve bacaklarda lenf sıvısının birikmesi sonucu lenfödem gelişebilir.

Bu sebeplerle oluşan lenfödemin yanı sıra, doğuştan gelen lenfatik sistem yetersizliğine bağlı olarak daha çok bacaklarda görülen lenfödemin kontrol altına alınması için tedavi hizmetleri sunulmaktadır.

Lenfödem Belirtileri Nelerdir?

Şişlik, lenfödemin en yaygın belirtisi olup genellikle kollar veya bacaklarda ortaya çıkar. İlk aşamalarda hafif bir şişlik ve ağırlık hissi hissedilebilir; ancak tedavi edilmediği takdirde daha ciddi belirtiler gelişebilir. Bu durum, ciltte gerginlik, sertlik ve kalınlaşma gibi değişikliklere yol açabilir. Ayrıca, ciltte renk değişiklikleri ve yara izleri de oluşabilir.

Şişlik, günlük yaşamı zorlaştırarak hareket kısıtlılığına neden olabilir ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. El ve ayak parmaklarında sıkça karşılaşılan şişlik ve hareket zorluğu, bu durumu belirgin hale getirebilir. Bunun yanı sıra, lenfödemli bölgelerde ağrı ve rahatsızlık hissi sıkça görülmektedir.

Lenfödemi olan kişiler, enfeksiyon riski ile de karşı karşıyadır. Lenf sıvısının birikmesi, bakteri ve virüslerin çoğalması için uygun bir ortam oluşturur; bu da selülit gibi cilt enfeksiyonlarına yol açabilir.

Lenfödem semptomlarını erken tespit etmek ve tedaviye başlamak, bu nedenle son derece kritiktir.

Lenfödemin sık görülen belirtileri şunlardır:

Lenfödem belirtilerinin erken tespiti ve tedaviye zamanında başlanması, yaşam kalitesinin korunması açısından büyük önem taşır.

Lenfödemin Sebepleri Nelerdir?

Lenfödem, temel olarak iki ana gruba ayrılır: primer lenfödem ve sekonder lenfödem.

Birincil lenfödem, doğuştan gelen anatomik anormallikler sonucu ortaya çıkar ve başka etkenlerden bağımsızdır. Bu durumda, lenf damarları yeterince gelişmemiş ya da hiç oluşmamış olabilir, bu da doğum anında veya ileriki dönemlerde lenf sıvısının birikmesine neden olur.

İkincil lenfödem, genellikle daha sık karşılaşılan bir durumdur ve başka sağlık sorunlarıyla ilişkilidir. Bu tür lenfödem, lenf akışının bozulmasına neden olan çeşitli faktörlerle ortaya çıkar. Özellikle cerrahi işlemler, örneğin meme veya yumurtalık kanseri ameliyatları, radyoterapi uygulamaları, yaralanmalar, tropik parazit enfeksiyonları ve selülit gibi durumlar ikincil lenfödemin yaygın nedenlerindendir.

Meme ve prostat kanseri tedavileri sırasında lenf düğümlerinin alınması, lenfödemin en sık görülen sebeplerinden biridir. Ayrıca, kanser tedavisinde uygulanan ışın tedavisi, ilerleyen zamanlarda lenfödem gelişimine katkıda bulunabilir.

Bunun dışında, damarsal sorunlar da lenfödemin sebeplerinden biridir. Venöz yetmezlik, yani toplardamarların görevlerini yeterince yerine getirememesi, lenfödem riskini artıran faktörler arasında sayılmaktadır. Özellikle bacakların diz altı bölgelerinde meydana gelen bu durum, lenf akışını olumsuz etkileyerek lenfödem gelişimine yol açar.

Son olarak, aşırı yağ birikimi olarak bilinen lipödem de lenfödemin bir nedeni olabilir. Özellikle kadınlarda, adet dönemi veya hamilelik sonrasında bacaklarda simetrik bir yağ birikintisi oluşumu, lenf sistemine fazla yük bindirerek lenfödem riskini artırmaktadır.

Kronik Venöz Yetmezlikten Kaynaklanan Lenfödem

Toplardamarların kalbe kan akışını yeterince etkili bir şekilde gerçekleştirememesi, venöz yetmezlik olarak adlandırılır. Bu rahatsızlık en çok bacakların diz altı bölgesinde görülür, zira bu alan kalbe en uzak noktadır.

Zayıf işleyen venöz sistem, kanın geri dönüşünde zorlandığında, lenf sistemi devreye girerek bu sürece destek olmaya çalışır. Ancak, bu yardım esnasında lenf sisteminin üzerindeki yük artar ve lenf kapakları düzgün çalışamaz hale gelir. Sonuç olarak, bu durum lenfödemin ortaya çıkmasına neden olur.

Lipödem Sonucu Gelişen Lenfödem

Lipödem, nedeni tam olarak bilinmeyen bir hastalıktır ve genellikle kadınları etkiler; erkeklerde oldukça nadir görülür. Bu durum genellikle adet döneminin başlangıcında veya hamilelik döneminde kendini göstermeye başlar. Lipödem, her iki bacakta simetrik olarak yağ birikimine yol açar ve bazen kollarda da benzer bir yağ artışı gözlemlenir.

Vücutta meydana gelen yağ artışı, lenf sisteminin taşımak zorunda olduğu su ve protein miktarını da artırır. Bu durum, zamanla aşırı çalışan lenf sisteminin bozulmasına yol açar ve görevlerini yerine getiremez hale gelir. Bu mekanizma sonucunda lipödem nedeniyle lenfödem gelişir.

Lenfödem Tanı Yöntemleri

Tanı süreci, bireyin sağlık geçmişinin yanı sıra fiziksel muayenesinin de dikkate alınarak lenfödemin belirlenmesiyle gerçekleşir. İlk olarak, hekim hastanın yaşadığı belirtileri ve ailesinde benzer durumların varlığını inceler.

İlgili bölgelerin muayenesi sırasında, ciltteki değişiklikler, şişkinlik ve hareket kısıtlılığı gibi belirtiler göz önünde bulundurulur. Daha kapsamlı bir değerlendirme için çeşitli görüntüleme ve laboratuvar testlerine başvurulabilir. Bu testlerin arasında şunlar yer alır:

Lenfosintigrafi: Bu teknik, lenfatik sistemin işlevini değerlendirmek amacıyla radyoaktif bir madde kullanır. Bu madde vücuda enjekte edildikten sonra lenf akışı izlenir ve tıkanıklık olup olmadığı tespit edilir.

Ultrason: Lenf düğümlerinin boyutunu ve durumunu değerlendirmek için kullanılan bir diğer önemli yöntemdir ve anormallikleri belirlemede etkilidir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Bu görüntüleme yöntemi, lenfödemin nedenleri ve etkileri hakkında ayrıntılı bilgi sağlamak için kullanılır.

Bilgisayarlı Tomografi (BT): Lenf düğümleri ve damarlarının yapısını değerlendirmek için faydalanılır, lenfödemin boyutunu anlamaya yardımcı olur.

Biyoimpedans Spektroskopi: Vücutta sıvı birikimini ölçmek için elektrik akımları kullanılır ve bu yöntem lenfödemin erken aşamalarında bile etkili olabilir. Lenfödemin şiddetini belirlemek amacıyla, etkilenmiş uzvun çevresinin ölçümü parametrik yöntemler kullanılarak gerçekleştirilir.

Uzuv hacmindeki değişimlerin izlenmesi: Suya daldırma yöntemi kullanılarak hacimsel değerlendirmeler ile gerçekleştirilir.

Laboratuvar Testleri: Bu testler, lenfödemin altta yatan nedenlerini ve diğer sağlık sorunlarını belirlemek için yapılır; enfeksiyon veya iltihap belirtilerini kontrol etmek amacıyla kullanılır.

Lenfödemin başarılı bir şekilde yönetilebilmesi için erken tanı kritik bir öneme sahiptir. Belirtiler yaşayan bireylerin, sağlık uzmanlarına başvurarak gerekli testleri yaptırmaları oldukça kritiktir. Tedavi seçenekleri oluşturulup tanı konulduğunda, hastanın yaşam kalitesinin artırılması sağlanabilir.

Lenfödem Tedavi Seçenekleri

Lenfödem tedavisinde temel amaç, semptomların azaltılması ve hastanın yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir.

Bu amaca yönelik olarak uygulanan çeşitli tedavi yaklaşımları aşağıda listelenmiştir:

Manuel Lenf Drenajı: Bu yöntem, lenf sıvısının akışını teşvik etmek amacıyla yapılan özel bir masaj tekniğidir. Uygulama, profesyonel bir terapist tarafından düzenli olarak gerçekleştirilmelidir. Bu masaj, lenf sıvısının birikimini azaltarak şişliği hafifletir ve lenf dolaşımını iyileştirir.

Kompresyon Terapisi: Tedavi sürecinde önemli bir yere sahiptir. Kompresyon çorapları ya da bandajları, etkilenen bölgeye baskı yaparak lenf sıvısının birikmesini önler. Bu uygulama, lenf akışının sağlıklı bir şekilde devam etmesine destek verirken, şişkinliği de azaltır. Ayrıca, pnömatik kompresyon cihazları, hava basıncı kullanarak lenf sıvısını hareket ettirir ve evde kullanım için uygun bir alternatif sunar.

Egzersiz: Bu, lenfödem tedavisinin kritik bir parçasıdır. Hafif ve düzenli egzersizler, kasların pompalama etkisi sayesinde lenf sıvısının dolaşımını artırır. Özellikle, lenfödem için özel olarak tasarlanmış egzersiz programları, hareket kabiliyetini geliştirir ve şişliği azaltır. Ancak, bu programların bir uzman tarafından belirlenmesi ve izlenmesi önemlidir; yanlış yapılan egzersizler durumu kötüleştirebilir.

Cilt Bakımı: Tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Enfeksiyon riskini azaltmak için etkilenen alanın temiz ve kuru tutulması gerekmektedir. Cildin nemli kalmasını sağlamak için nemlendiriciler kullanılmalı ve yaralar ya da böcek ısırıkları gibi cilt hasarlarından kaçınılmalıdır, zira bu tür durumlar enfeksiyon riskini artırabilir.

Cerrahi Müdahale: Bazı durumlarda, cerrahi yöntemlere başvurmak gerekebilir. Lenf düğümü transferi, sağlıklı lenf düğümlerinin yerleştirilmesiyle lenf akışını yeniden sağlarken, lenfatik bypass ameliyatı yeni yollar oluşturarak lenf sıvısının akışını iyileştirir. Genellikle mevcut tedavi seçeneklerinin yetersiz kaldığı durumlarda, bu tür cerrahiler düşünülmektedir.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Tedavi sürecinin önemli bir parçası olarak, sağlıklı beslenme ve kilo kontrolü de göz önünde bulundurulmalıdır. Düzenli fiziksel aktivite, lenf sıvısının dolaşımını iyileştirir ve genel sağlığı destekler. Ayrıca, sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak, sağlık üzerindeki olumsuz etkileri azaltmak açısından önemlidir.

Diğer Tedaviler