Meme dokusunun radyolojik tekniklerle görüntülenmesi için en sık kullanılan metotlardan biri meme ultrasonudur. Meme kanseri vakalarının tanı ve tedavi süreçlerinde önemli bir yer tutan meme ultrasonografisi, içeriğinde herhangi bir radyasyon barındırmadığından dolayı, her yaştan birey için güvenle kullanılabilmektedir. Meme Ultrasonunun çalışma prensibi, meme dokusunun ses dalgaları aracılığı ile incelenmesi üzerine kuruludur. Adana’da hastalarına hizmet veren Genel Cerrahi Uzmanı Operatör Doktor Metin Altınkaya, meme ultrasonografisi hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için anlattı.
Ses dalgaları ile meme dokusunun incelenmesini ve değerlendirilmesini mümkün kılan özel bir görüntüleme sistemidir. Uygulama sırasında herhangi bir radyasyon etkisi olmadığı için herhangi bir özel hazırlık da gerektirmez. Meme kanseri olgularının hem tanı hem de tedavi sürecinde önemli bir yol gösterici olan meme ultrasonu, meme tetkiklerinde en yaygın kullanılan metotlar arasındandır. Radyasyon barındırmadığı için güvenli bir tetkik olarak öne çıkar. Bu özelliği sayesinde gebelik dönemi de dahil olmak üzere her yaştan bireye güvenle uygulanabilmektedir.
Meme ultrasonu, erkek ve kadınlarda meme kanserinden şüphelenildiğinde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra meme hastalıklarının kesin tanısında, biyopsi işlemlerine rehberlik etmesi için de başvurulan bir yöntemdir. Meme ultrasonografisinin kullanıldığı diğer başlıca durumlar şunlardır:
Meme Ultrasonografisi tetkiklerinin sayesinde hastaların yoğun meme dokusunda bulunan kanser odakları kolayca tespit edilebilmektedir. Meme kanserinin erken tanısının konulmasında önemli avantajlar sağlayan meme ultrasonografisi memenin iç yapısının detaylı şekilde incelenmesine olanak tanır. Meme ultrasonu herhangi bir radyasyon etkisi yaratmadığı için hamilelik sürecindeki anne adayları da dahil olmak üzere her bireyde güvenle kullanılabilir. Meme dokusunda kitle tespit edilmesi halinde kitlenin iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunun anlaşılması için biyopsi uygulanır. Meme ultrasonografisi, ince ve kalın iğne biyopsisi işlemine rehberlik etmek için de önemli bir araçtır.
Meme ultrasonu herhangi bir radyasyon etkisi barındırmaz. Tetkik sırasında broba bağlı baskı haricinde herhangi bir ağrıya neden olmaz. Hasta için herhangi bir rahatsızlık yaratmaz. Meme dokusundaki herhangi bir kitle tespit edildiğinde ya da mamografi benzeri yöntemlere yardımcı olarak meme ultrasonu çekileceği zaman hasta sırt üstü uzanır. Sonrasında emme dokusuna herhangi bir kokusu olmayan, şeffaf yapıda ultrason jeli sürülür. Bu jel, ultrason cihazının elde ettiği görüntüleri daha net bir şekilde almasını sağlar. Jelin sürülmesinin ardından ultrason probu, meme dokusu üzerinde yavaş hareketlerle gezdirilir. Bu şekilde elde edilen görüntüler incelenir, analiz edilir. Meme ultrasonografisi esnasında hastanın hangi pozisyonda olması gerektiği, radyoloji uzmanı tarafından hastaya bildirilir. Tetkik işlemi meme dokusuna göre farklılık göstermekle birlikte genellikle 20 – 30 dakika gibi bir süre zarfında tamamlanmaktadır.
Meme dokusu ile ilgili şikayeti bulunan genç kadınlarda ilk değerlendirme yöntemi olarak uygulanan meme ultrasonu, memede elle hissedilebilen bir kitlenin varlığı halinde de kullanılır. Bunun yanı sıra meme MR’ı ve mamografi tetkiklerinin sonucunda şüpheli durumlara rastlanıldığında, elde edilen tanının desteklenmesi için meme ultrasonu kullanılır. İğne biyopsisine rehberlik etmesi için de kullanılan meme ultrasonu, meme implantlarının kontrolünde ve erkeklerdeki meme kanseri şüphesinde de başvurulan bir yöntemdir.
Evet. Hamilelik süreci devam eden kadınlar güvenle meme ultrasonu çektirebilirler. Hamilelik dönemi, anne adayının radyasyondan korunması gereken bir dönemdir. Bu yüzden gebelerde mamografi yerine meme ultrasonu tercih edilir. Çünkü meme ultrasonografisinde herhangi bir radyasyon tehdidi yoktur. Bu nedenle ne anne ne de bebek sağlığı için herhangi bir zararı yoktur.
Öncelikle mamografi ve meme ultrasonunun birbirinden tamamıyla farklı iki yöntem olduğunu belirtmek gerekir. Bu iki tetkikin birlikte kullanılması çok daha detaylı ve kapsamlı bir değerlendirme yapılmasını sağlar. Bilhassa meme dokusu yoğun olan hastalarda doktorlar mamografi yöntemine destek olarak meme ultrasonografisine de başvurmaktadır. Meme kanseri olgularının tanısında mamografi ve meme ultrasonu birlikte kullanılmalıdır.
Hemen her yaştan insana uygulanabilen meme ultrasonografisi çoğunlukla mamografi ile birlikte, tanıyı kesinleştirmek ve daha kapsamlı bir değerlendirme yapabilmek için kullanılır. Bunun yanı sıra radyasyondan korunması gereken ancak meme dokusu yoğunluğu olan 35 yaş öncesi kişilerde, emzirme veya gebelik dönemindeki annelerde ilk başvurulan yöntem meme ultrasonografisidir.
Regl döneminde kişinin hormon salgılama sürecinde bazı önemli değişiklikler meydana gelir. Bu yüzden meme dokusunda bazı değişiklikler yaşanabilir. Regl öncesinde veya regl sırasında meme ultrasonografisi veya mamografi uygulanmasında ne teknik açıdan ne de görüntü kalitesi açısından herhangi bir sorun yaşanmaz. Bilhassa bu aşamada meme hassasiyeti bulunan kadınlar için en ideal meme ultrasonografi zamanlaması adet döneminin bitmesinden sonraki haftadır.
Copyright © 2025 Op. Dr. Metin Altınkaya Tüm Hakları Saklıdır.