Meme Kanseri Sınıflaması

Sayfa İçeriği

Meme Başının Paget Hastalığı

Meme başında, santral duktal karsinom ile birlikte kronik egzama benzeri bir görünüm gözlemlenebilir. Bu hastalık, genellikle yavaş bir seyir izler ve meme kanserleri arasında %5’ten daha az bir oranı temsil eder. Meme başı ve areola bölgesindeki deride, geniş sitoplazmalı, soluk vakuollü hücreler olarak bilinen Paget hücreleri, epitel tabakaları arasında bulunur. Adana’da hizmet veren genel cerrahi doktoru Opr. Dr. Metin Altınkaya meme kanseri sınıflamasını anlattı.

Invaziv Duktal Karsinom

Adenokarsinom, meme kanseri vakalarının %80'ini oluşturmaktadır. Medüller karsinom ise %4'lük bir orana sahiptir. Müsinöz (koloid) karsinom ve papiller karsinom, her biri %2’lik bir dilimle temsil edilmektedir. Tübüler karsinom da %2 oranında görülmektedir.

Ayrıca, invazif lobüler karsinom %10 gibi bir orana sahiptir. Nadir görülen kanser türleri arasında adenoid kistik, skuamöz, apokrin ve metaplastik formlar yer almaktadır. En iyi prognoza sahip olanlar tübüler, medüller, müsinöz (koloid) ve papiller karsinomlardır.

İnflamatuar Meme Kanseri

Bu tür, meme kanserinin %1-4’ünü oluşturmakta olup, en hızlı gelişen kanser formudur.

Belirgin bir şekilde kızarıklık, sıcaklık artışı, hassasiyet ve portakal kabuğu görünümüne benzer bir ödem (peau d’orange) ortaya çıkmaktadır.Hastaların büyük bir kısmında kötü diferansiye invaziv kanser türleri bulunmaktadır.

Lenfatik kanalların tümör trombüsleriyle tıkanması, meme derisinde ödem ve kızarıklık oluşumuna yol açar.

Meme kanserinde Genomik Testler

Kanser hücreleri, her kadının vücudundaki diğer hücreler gibi özel bir genetik koda sahiptir. Genomik testler, bu genetik bilgileri analiz ederek, tedavi stratejilerinin belirlenmesine ve tedaviye yanıtın tahmin edilmesine yardımcı olur.

Bazı hastalarda, tümör boyutu küçük olsa bile, agresif özellikler taşıyan ve yayılma potansiyeli olan tümörler için kemoterapi uygulanması, hastanın yaşam süresini uzatabilir. Bununla birlikte, yayılma veya nüks olasılığı düşük olan durumlarda, hastaları gereksiz kemoterapiden koruma imkanı sunar.

Östrojen reseptörü pozitif (ER pozitif) meme kanserleri için tasarlanmış olan bu testler, özel ihtiyaçları karşılamak amacıyla geliştirilmiştir.

En sık başvurulan genomik testler arasında şunlar yer alır:

 MammaPrint: Cerrahi ya da kalın iğne biyopsisiyle elde edilen tümör dokusunda 70 gen incelenir. Bu test, kanserin vücutta yayılma ve nüks riskini belirler. Sonuçlar, yüksek ya da düşük risk olarak değerlendirilir.

Düşük risk grubunda olan ve kemoterapi almayan hastalar, sadece antihormonal tedavi ile izlenir.

PAM 50 (Prediction Analysis of Microarray 50) (PROSIGNA): Cerrahi veya kalın iğne biyopsisi ile alınan tümör örneğinde 50 meme kanseri geni analiz edilir. Bu test, klinik olarak:

Lenf nodunda tümör bulunmayan hastalar için önerilmektedir.

Sonuçlar düşük, orta veya yüksek risk olarak sınıflandırılır. Düşük riskli hastalar yalnızca antihormonal tedavi alırken, yüksek riskli hastalara kemoterapi uygulanır. Orta riskli hastalar için multidisipliner bir tümör konseyi ve hasta tercihleri doğrultusunda strateji belirlenmesi önerilir.

 Oncotype DX: Cerrahi veya kalın iğne biyopsisi ile alınan tümör örneğinde 21 meme kanseri geni incelenir.

Meme Kanseri İndeksi (Breast Cancer Index): Östrojen pozitif, HER2 negatif ve lenf bezlerine sıçramamış meme kanserleri için prognoz hakkında bilgi edinmek amacıyla 6 gen araştırılır.

Meme Kanserinin Moleküler Alt Grupları

Meme kanseri araştırmalarında, bu hastalık genellikle dört temel kategoriye ayrılır:

Tedavi planınızı etkileyen ve standart olarak incelenmesi gereken göstergeler arasında östrojen reseptörü (ER), progesteron reseptörü (PR), HER2 ve Ki67 indeksi yer alır.

Luminal A: Östrojen hormonuna duyarlı olan bu tümörler (ER pozitif) meme kanserlerinin %73’ünü temsil eder.

Luminal B: Bu grup, östrojen hormonuna düşük derecede duyarlı olan veya HER2 reseptörü bulunduran tümörleri kapsar (HER2 pozitif) ve tüm meme kanserlerinin %10’unu teşkil eder.

HER2 pozitif: Bu tümörler, östrojen hormonuna duyarsızdır ve HER2 reseptörü taşır; tüm meme kanserlerinin %5’ini oluşturur.

Üçlü negatif: Östrojen hormonu ve HER2 reseptörü taşımayan bu tümörler, triple negatif meme kanseri olarak bilinir ve bazal tip olarak da adlandırılır; tüm meme kanserlerinin %13’ünü kapsar.

Not: Ki67 indeksi, hızla bölünen hücrelerdeki bir proteinin boyanma yüzdesini gösteren immunohistokimyasal bir ölçümdür. Bu değer, tümörün bölünme hızını gösterir. Cut-off değeri %15-20’dir; bu değerin üzerindeki sonuçlar, tümörün daha agresif olduğunu ve tedavi stratejisinin belirlenmesinde kritik bir rol oynadığını ortaya koyar.

Meme Kanserinin Yayılımı

Lenfojen Yayılım

Sıklıkla meme kanseri, lenfatik yollarla koltuk altındaki lenf bezlerine doğru yayılma eğilimi gösterir. Meme lenfatik akışının büyük kısmı, iki ana lenf nodu grubuna yönelir: Aksiller lenf nodları ve Mammaria interna lenf nodları.

Hematojen Yayılım

Meme kanseri, kan yoluyla kemiklerde ve yumuşak dokularda metastaz yapma özelliğine sahiptir. Bu metastazlar, en sık lomber vertebra, pelvis ve femur gibi iskelet yapılarında ortaya çıkar. Yumuşak dokularda ise, akciğer, karaciğer ve plevra gibi alanlarda daha fazla görülmektedir.

Permeasyon Yayılması

Kanser hücreleri, lenf akışının ters yönünde hareket ederek lenfatik damarın duvarına tutunabilir. Bu yolla deriye ulaşan tümör hücreleri burada yerleşip metastatik nodüller oluşturarak, "satellit deri nodülleri" olarak adlandırılan yapıları meydana getirir.

Skip Metastaz

Koltuk altındaki level 1 lenf ganglionlarında metastaz yoksa, level II ve III’te metastaz olasılığı (%1.3-5) oldukça düşüktür. Tümör hücrelerinin level 1’e metastaz yapmadan bir üst düzey lenf noduna geçiş yapmasına "skip metastaz" denir.

Meme kanserinde prognozu belirleyen faktörler:

Diğer Tedaviler