Meme içerisinde bulunan kanalların genişlemesi, sinir uçlarının uyarılmasına ve bunun sonucunda da ağrı hissedilmesine neden olur. Meme kanalını etkileyen kistler ve meme kanallarındaki genişlemeler, kişinin ciddi meme ağrıları yaşamasına yol açar. Kistler ilk aşamada kişiler tarafından memede ağrılı bir kitle olarak hissedilir. Kanal genişlemeleri ve kistlerin yol açtığı bu ağrılar özellikle regl öncesi dönemde ciddi bir hassasiyet sorunu yaratır. Bu durum fibrokistik memeden kaynaklı mastalji olarak adlandırılır. Adana’da hastalarına hizmet veren Genel Cerrahi Uzmanı Operatör Doktor Metin Altınkaya memedeki ağrılı kitleler hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için anlattı.
Memede meydana gelen kistik lezyonlar çoğu zaman herhangi bir cerrahi prosedür gerektirmez. Buna karşın eğer kistin bir duvarında solid kısım bulunuyorsa ve bu durum kalın iğne biyopsisi ile örneklendirilemiyorsa memedeki kitlenin cerrahi girişimle çıkarılması gerekebilir. Cerrahi yöntemlerle çıkartılan kitle, sonrasında patolojik inceleme için patoloji laboratuarına gönderilir. Bunun haricinde solid kitlelerde ilk olarak tanının kalın iğne biyopsisi ile konulmasına çalışılır. Patolojik inceleme sonucunda gerekli görülürse tedavi planlanır.
Memedeki kitleler ilk olarak kendi kendine meme muayenesi sırasında hasta tarafından fark edilir. Bu kitleler elle muayene sırasında fark edilebileceği gibi ayna karşısında görülebilirler. Genellikle meme dokusunun kenarlarına doğru yerleşen bu küçük kitleler veya memenin orta bölümünde meydana gelen daha büyük boyuttaki kitleler şeklinde ortaya çıkar.
Kimi zaman kitleler deri üzerinde çekintiye yol açarak kendilerini ele verebilirler. Bu tür kitleler çoğunlukla deri katmanına yakın bir noktada yerleşirler. Doku arasında ilerleyen tümör hücreleri, memenin destek dokusuna nüfuz ederek deri çekmesine yol açarlar.
Meme başına yakın noktalarda yerleşen kitleler meme ucunun ileri yönde çekilmesine yol açarlar. Bu gibi vakalarda meme ucu, aşamalı şekilde içeri doığru çekilir ve bir süre sonra meme başı tamamen düzleşir. Ayna karşısında kendinizi gözlemlerken iki meme ucu arasındaki asimetriyi belirgin şekilde fark edebilirsiniz.
Bunun yanı sıra bazı kitleler meme derisi üzerinde şişliklere veya kızarıklıklara yol açarak kendilerini gösterirler. Kızarıklık ve şişliğe neden olan kitlelerin genellikle enfeksiyonlardan kaynaklandığını söylemek gerekir. Buna karşın enfeksiyon dışı durumlarda da benzer semptomlar gösteren ve elle hissedilebilen kitlelerle karşılaşabiliriz. Bu tür kitlelerin en yaygın görüleni granülomatöz masittir. Özellikle ülkemizde yaygın şekilde görülen bu duruma karşı 30’lu yaşlarında ve son beş yıl içerisinde doğum yapan kadınlar risk grubunu teşkil eder.
Menopoz sonrası kadınlarda ise memenin inflamatuar kanseri olarak adlandırılan durum sıkça gözlenmektedir. Bu vakalarda meme derisi genellikle ağrılı ve kızarıktır. Bunun yanı sıra lenf bezlerindeki büyüme de bu rahatsızlığın bariz belirtileri arasında yer alır. Bu gibi kitlelerin varlığında kesin tanı koyulabilmesi için kalın iğne biyopsisine ve ardından alınan kitle örneğinin patolojik değerlendirmesine gerek duyulur.
Bazı kitleler, memede sıvı toplanmasına yol açabilmektedir. Bu durum memede ödeme yol açar. Neticesinde ise hastanın meme cildi, portakal kabuğuna benzer bir görünüm kazanır. Bu görünüm bize hastalığın yerel olarak ilerlediğini gösterir. Bu gibi vakalarda doktorunuz tanı konulduktan sonra ilk olarak ilaç tedavisine başvurabilir.
Şüphesiz fiziksel muayenenin ardından yapılması gereken ilk tetkik, özellikle 40 yaş üstü hastalarda mamografi uygulamasıdır. Tanı amaçlı iki taraflı ve iki yönlü mamografi incelemesinin ardından gerekli görülürse meme ultrasonuna başvurulabilir.
40’yaşından genç hastalarda ise fiziksel muayenenin sonrasında ilk olarak meme ultrasonografisine başvurulur.
Doktor gerekli gördüğü taktirde kalın iğne biyopsisi ile kitleden örnek alarak patolojik inceleme yapılmasını isteyebilir.
Patolojiden gelen sonuç, tanının kesinleştirilmesini ve tedavinin doğru şekilde planlanmasını sağlar.
Bazı vakalarda tanı amacıyla kitlenin tamamen çıkarılması gerekebilmektedir. Özellikle radyolojik görüntüleme tetkiklerinden elde edilen sonuç ve patolojiden gelen sonuç çelişiyorsa kitlenin tamamen çıkarılmasına gerek duyulabilir.
Kitlenin sağ veya sol memede meydana gelmesi tümüyle tesadüfi bir durumdur. Hastalığa yakalanma riski açısından değerlendirildiğinde, risk her iki meme için de aynıdır. Yani kitlenin sağ veya sol emmede oluşması, izlenmesi gereken tanı ve tedavi aşamalarını herhangi bir şekilde etkilemez.
Copyright © 2025 Op. Dr. Metin Altınkaya Tüm Hakları Saklıdır.