Hastalıktan endişe edilen kitle veya organlardan parça alıp incelemek için kullanılan kalın iğne biyopsisi, hemen her hastalığın tanısında kullanılabilmektedir. Kalın iğne biyopsisinin en yaygın kullanım alanları meme, prostat, akciğer ve karaciğer hastalıklarıdır. Cerrahi bir girişime gerek duyulmadan, lokal anestezi etkisi altında uygulanabilen kalın iğne biyopsisi ağrısız, hızlı ve kolay bir işlemdir. İnce iğne biyopsisi ile kıyaslandığında tanı konulurken sağladığı başarı oranı daha yüksektir. Hamilelik süreci devam eden anne adayları da dahil olmak üzere her yaştan insanda güvenle uygulanabilir. Adana’da hastalarına hizmet veren Genel Cerrahi Uzmanı Operatör Doktor Metin Altınkaya Kalın İğne Biyopsisi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Kalın iğne biyopsisi radyolojik görüntüleme tetkikleri ile tespit edilen kitlelere dair kesin tanı koyabilmek için organ veya kitleden doku öğreneği alma işlemidir. Elde edilen doku örneği mikroskop altında değerlendirilerek kesin tanı konulmaktadır.
Hemen her hastalıkta kesin tanı koymak için başarılı şekilde uygulanabilen kalın iğne biyopsisi yüzde 95 oranında doğru sonuç verir. Kalın İğne Biyopsisinin en yaygın kullanıldığı hastalıkların başında Meme, karaciğer, prostat ve akciğer hastalıkları gelmektedir.
Geçmiş yıllarda hastalıklara dair kesin tanı koyabilmek için cerrahi kesme işlemi uygulanması gerekiyordu. Ancak günümüzde hastanın anesteziye, hastanede yatmaya, cerrahi bir girişime gerek olmaksızın konforlu, hızlı ve ağrısız şekilde tanı almasını sağlamak mümkün. Görüntüleme tetkikleri eşliğinde söz konusu kitle veya organdan alınan doku örnekleri sayesinde kesin tanı koyulabiliyor. Kalın iğne biyopsisi tedavi planlamasında, ameliyatın kapsamını belirlemede ve daha birçok konuda doktora yüksek doğruluk oranında veriler sağlamaktadır. İnce iğne biyopsisi ile kıyaslandığında kalın iğne biyopsisinden elde edilen sonuçların doğruluk oranı daha yüksektir.
Cerrahi bir girişim olmadığı için kişide herhangi bir yara izi kalmaz. Çoğunlukla tekrara gerek duyulmaz.
İlk olarak hastaya kalın iğne biyopsisi ile ilgili kapsamlı bilgi verilir. Hastanın biyopsi alınacak bölgesinin tomografi veya ultrasonografi gibi radyolojik yöntemlerle değerlendirilmesi yapılır. Biyopsi uygulanacak bölge antiseptik ile temizlenir. Sonrasında kullanılacak malzemeler için steril bir ortam hazırlanır. Lokal anestezi yöntemi ile işlem bölgesi uyuşturulur. Radyolojik görüntüleme eşliğinde ortalama 1 ila 4 mm kalınlığında iğne aracılığı ile doku içerisine girilir. Sonrasında iğnenin tabancasının düğmesine basılarak doku içerisinden parça koparılır. Parça kesildikten sonra içerisinde özel patoloji sıvısı bulunan bir kaba alınır. Biyopsi işlemi kitlenin farklı noktalarından da birkaç kez uygulanır. İşlem sırasında patolog, alınan doku örneklerinin yeterli olup olmadığına karar verir. Eğer patolog yeterli görürse kalın iğne biyopsisi tamamlanır. Kalın iğne biyopsisi genellikle 15 ila 30 dakikalık bir zaman diliminde tamamlanmaktadır.
Kalın iğne biyopsisi farklı türlerde sınıflandırılır. Bunlardan biri içerisinde farklı kalınlık ölçülerinde iğneler barındıran tabanca sistemli kalın iğnelerdir. Bunun yanı sıra kemik biyopsileri için tercih edilen özel iğneler veya vakum biyopsisi olarak adlandırılan farklı türler de mevcuttur.
Kalın iğne biyopsisi, ince iğne biyopsisi ile benzer şekilde, vücudunda şüpheli bir kitle barındıran kişilere uygulanır. Vaka ile ilgilenen doktorun tavsiye ettiği herkes, herhangi bir yaş sınırı olmaksızın kalın iğne biyopsisi yaptırabilir. Kalın iğne biyopsisi hamile kadınlara dahi güvenle uygulanabilmektedir.
Evet, hamilelik süreci devam eden kadınlara şüpheli klinik bulgular varsa, doku anısı için kalın iğne biyopsisi uygulanabilmektedir. Anne ve çocuk sağlığı açısından son derece güvenli bir yöntemdir.
Çok sayıda hastalığın kesin tanısını koyabilmek ve bu doğrultuda, tedavi sürecinin doğru planlanıp yönetilebilmesi için kalın iğne biyopsisi kullanılır.
Kalın İğne Biyopsisi sırasında işlem uygulanacak bölge lokal anestezi ile uyuşturulmaktadır. Hasta hafif bir rahatsızlık dışında ciddi bir acı hissetmez. Son derece konforlu bir işlemdir.
Kalın İğne Biyopsisi hemen hemen tüm organlara ve dokulara uygulanabilmektedir. Yalnızca kalp, bağırsak, beyin, mide ve tiroid için kullanılmaz.
Kalın İğne Biyopsisinin uygulama süresi on beş ila otuz dakika arasında değişmektedir.
Kalın İğne Biyopsisi eğer doğru şekilde uygulanmışsa olası yan etkiler yok denecek kadar azdır. İğnenin girdiği noktada geçici morarmalar yaşanabilir veya biyopsi sonrasında kısa süreli ağrı hissedilebilir. Ancak bunlar normal, kısa süreli ve geçici etkilerdir.
Uzman ve tecrübeli doktorlar tarafından uygun klinik koşullarda, radyolojik görüntüleme teknolojisi eşliğinde uygulandığında herhangi bir komplikasyonla karşılaşma ihtimali son derece düşüktür. Nadiren de olsa bazı komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Bunlar kanama veya akciğer zarının hava kaçırması şeklinde ortaya çıkabilir. Fakat bu muhtemel komplikasyonlar herhangi bir müdahale gerektirmeden kendiliğinden geçer.
Biyopsiden önce doktor, hastanın kanama parametrelerine dair tahlillerine bakar. Hasta eğer kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsa doktorunu bu konuda bilgilendirilmelidir. Bunun hacrinde herhangi bir ön hazırlık yapılmasına gerek yoktur. Kalın iğne biyopsisinin sonrasında bir gün süresince uygulama bölgesinin su ile temas etmemesinde fayda vardır. Hasta herhangi bir rahatsızlık veya ağrı hissederse ağrı kesici ilaçlara başvurabilir. Fakat kan sulandırıcı etkisi olan aspirin gibi ilaçlar tavsiye edilmez.
Kalın İğne Biyopsisi sonuçlarının doğruluk yüzdesi ile öne çıkan bir yöntemdir. Yüzde 95 seviyesinde doğruluk vaat eden güvenilir bir yöntemdir.
Evet, iğnenin giriş yapacağı bölge lokal anestezi yöntemi ile uyuşturulur.
Hayır herhangi bir yaş sınırlaması olmaksızın, gerekli görüldüğünde her yaştan insana uygulanabilmektedir.
Dokunun dışında hücre veya sıvı çekme uygulaması kalın iğne aspirasyon sitolojisi olarak adlandırılmaktadır.
İnce iğne yöntemi yalnızca hücre ve sıvı çekmek için kullanılabilirken kalın iğne biyopsisi ile bütün halde bir doku parçası almak mümkün. Bu özelliğinden dolayı kalın iğne biyopsisi tanı değeri ve sonuçların doğruluk yüzdesi ile öne çıkmaktadır. Kalın İğne biyopsisinin yetersiz gelme olasılığı çok daha düşüktür. Fakat kanama riski kalın iğnede ince iğneye göre daha yüksektir. Fakat bu ihtimal yüzde bir seviyelerindedir.
Copyright © 2025 Op. Dr. Metin Altınkaya Tüm Hakları Saklıdır.